YÜZLEŞME




Aynaya bakmaya korkar oldum artık. Bu kurumuş teni, büzüşmüş deriyi görmekten bıktım, usandım. Camından rüzgar giren, çatısı su akıtan, tek süsü duvardaki aynası olan evimdeyim. Üç ayaklı tabureme oturmuş, tepemde sallanan lambanın titrek ışığına bakıyorum. Ve onun yansıttığı gölgeme.. Gölgemden dahi korkar oldum. O bile cildimdeki lekeleri işlemiş kendi karanlığının üzerine. Aciz kılıyor karartısıyla beni, küçük düşürüyor ayna karşısında...

Kirleniyorum gün geçtikçe. Hem de yıkanıp arınabileceğim bir kirlilik değil bu!Tanrı günah fırçası ile boyuyor üzerimi, merhamet etmiyor. Yalvardıkça fırça darbelerinin şiddeti artıyor, kalıcı yaralar serpiyor vücuduma...Derin çekiç darbeleriyle avuç içlerime çiviler çakılıyor. Ayak bileklerim kan revan içinde... Yatırdıkları çarmıhı geriyorlar ipler ile, sonra kaldırıp dikiyorlar taşın üstüne bedenimi.. Melekler ilk defa ağlıyor. Kanatlarından düşen tüyler yaşadıklarıma merhamet ediyor. İnsanlar birbirlerini ezerek dokunmaya çalışıyorlar bedenime. Günahkar ellerini vücudumun her bir yanına sürüyorlar kanımla temizlenmek adına... Sonra hepsi ellerini göğe açarak yakarıyor tanrıya hesap sorarcasına. Ve tanrı göz yaşlarını saklamak için kapatıyor bulutlar ile yüzünü. . .Öylece bırakıyor beni kendi halime. Çürüyorum kendi kabuğumun içinde, yok oluyorum adeta...


Şimdi aynanın karşısında kendimle göz gözeyim. Yine ve yeniden. Beni sorguluyor kendi içinde. İçimdeki musevi çocuğu dışarı vuruyor bir anda. Ona can veriyor ve karşıma dikiyor. Konuşturuyor beni kendimle. Oysa ki ben, uzaklarda sahte bir yaşam sürebilmek adına aynadan bu zamana kadar kaçmıştım. Yalandan mutlu olabileceğim ama yıpranmayacağım bir hayat istemiştim. Çok geç kaldığımın farkına o zaman vardım. Ayna çoktan bana en büyük kozunu oynamış, onu benim karşıma dikmişti.


" Hatırla nurejew ! Doğuşunu, varoluşunu düşün.."

Dün gibi hatırlıyorum. Şu sol köşede annem babam. Sağ köşede de dilek mumları. Ortada beni kocaman elleriyle kavrayan haham... Tavanda masmavi bir sion yıldızı motifi. Ve 4 köşede haham başlarının portleri eşliğinde kutsanıyorum. Bana bakıyorlar dik dik.. Sanki bu kutsama olmamalıydı gibi bakışları var bana. Düşüncelerim geriyor onları, korkutuyor. O portrenin içinden kusabildikleri kadar nefret kusuyorlar bana. Ardarda gelen ibranice dualar eşliğinde onlar bakıyorlar, onların nefretiyle mumlar alevlenerek yükseliyor, haham haykırıyor yaradana sevgi ile... Ve karşımda 6 köşeli yıldız büyüyor gözümde gitgide... Göz bebeklerimle hapsedemiyorum artık büyüyüşünü. Arkasından 'tanrı' yükseliyor ve bana bakıyor yarattığından utanırcasına... Açıyor ellerini her iki yana, kucak açıyor istemeyerekten. Annemin babamın endişeli bakışları içerisinde yumuyorum gözlerimi...

Buna bir son vermeliyim hemen.

Evet...
Daha iyiyim şimdi. Tepemdeki lambayı görebiliyorum. Ayna ile karşı karşıyayım yine.

Açlıktan ağzım safra kokuyor. Soğuktan ciğerlerim acıyor. Nefes almak artık ıstırap oldu.Kendimden kaçışlarım gün ve gün öldürüyor beni. Zayıf bedenim son günlerde beni kaldırmaz oldu. Dizlerim boşalıp yüz üstü kapaklanır oldum. Ama ben aynanın karşısında tabureye oturmuş, ağzımı kulaklarımda şen kahkahalarla gülebiliyorum kendi halime. Bir şey damarlarımda usulca dolaşıyor. Gitgide zehirliyor bedenimi. Aklım köreliyor yavaştan. Soyutlaşıyorum gün geçtikçe. Fakat nefsim tükenmeden önce içimdeki bu hesaplaşmayı bitirmek istiyorum huzuru tadabilmek için.. İntikamın bana vermiş olduğu o kuvvetle yıllardır beni kilitli tuttuğu o 'demir maskeyi' göstermek istiyorum o aynadaki 'Ben' e. Bir sözle yahut herhangi bir laf ederekten değil ! Öfkeyle, hınçla vurmak istiyorum aynanın tam ortasına. Ve sonra usulca izlemek istiyorum suratının dört bir yanını saran korku ifadesini ve silüetimin aynadan saniye saniye yok oluşunu...
Bir kez olsun ona 'yüzleşme'yi göstermek istiyorum.


"Kalk şükret nurejew, unutma ki sen israil oğlusun."

Ben israil oğlu değilim !

"O topraklar bize vaad edilmişti anlasana ! Tanrı bize tekrar şans verdi."

Bu kocaman bir yalan ! Siz katilsiniz .

"Tanrı aşkına nurejew ! Senin için filistinli bir çocuğun ölümü ne kadar üzücü olabilir ki ? "

Sus !

"Ben senim nurejew anlasana. Beni asla içinden atamayacaksın."

Sus diyorum.

"Beni atman demek, kendini öldürmek demek aptal !"

Kes artık !

"Nankörlük etme nurejew ! itaat et."

YETER ! ! !

......

......




Büyük bir gürültü koptu. Etraf cam kırıkları ile dolu. Altımdaki tabure devrilmiş. Ellerim dirseklerime kadar kan içinde. Görebildiğim tek şey ayna çerçevesi. Neden aynanın içi bomboş ? Oysa ben daha demin birisini görüyordum orada. Evet hatırlar gibiyim birisi vardı o çerçevenin içinde..Tepemde yanan lambanın titrek ışığının altında ayakta duruyorum...Daha fazla duracak takatim kalmadı.
Gözlerim yavaşça kararıyor.

Şimdi her yer karanlıktır benim için...


Nasıl oldu bilmiyorum ama;

Galiba dediğimi yaptım...




Nurejew

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Blogger Template by Blogcrowds